
Selamlar,
Evet biliyorum hepimiz şaşkınız, yüzünü sinema konusunda batıya dönmüş Sinepir efendi hangi dağda kurt öldü de peşpeşe iki tane yerli film hakkında yazı yazıyor diyenleri duyar gibiyim. Eh her zaman dediğim gibi söz konusu kaliteli yapımsa gerisi teferruat oluyor.
Cem Yılmaz’ı 1995 yılındaki karikatürlerinden beri takip etmekteyim. Her ne kadar çizimler biraz -doğal olarak- acemice olsa da tespitler, espriler aslında şu an karşımızdaki zekanın ilk göstergesi imiş meğerse. Ancak ben pek çok kişinin aksine stand-up show’larından ziyade filmlerini severim. Her Şey Çok Güzel Olacak ile başlayan serüveni G.O.R.A ile “Türkler komedi ya da dram dışında bir tarz yapamaz” teorisini çürüten nadir filmlerden biridir. Tamam tabii ki komedi var ancak içindeki bilimkurgu göndermeleri her babayiğidin harcı değil.
Gelelim Arif V 216’a. Konuya gelecek olursak sinemalar.com’da ne yazılmış bir bakalım:
Arif’in yakın dostu 216, insan olmaya karar vererek dünyaya gelir ve burada başına olmadık işler gelir. Her ne kadar insan olabilmek için kıyasıya bir çaba harcasa da 216’nın (Ozan Güven) farklılıkları çok barizdir. Üstelik bir de gözleri görmeyen Pembe Şeker’e (Seda Bakan) aşık olmuştur. Kötü niyetli bir iş adamının onu kopyalamaya kalkışmasıyla Arif (Cem Yılmaz) devreye girecek, 216’yı ve tüm dünyayı kurtarmaya çalışacaktır.
Film tam bir komedi- bilimkurgu soslu “kendini iyi hisset” filmi. Nostalji aşıkları özellikle filmin 1960larda geçen kısmına bayılacak. Filmin bu bölümde geçen bölümü tam bir ustalara saygı geçidi. İtiraf edeyim Sadri Alışık’ı, Ayhan Işık’ı, Zeki Müren’i başka bir aktörün canlandırması ile de olsa yeniden görmek ve o eski güzel şarkıları dinlemek gerçekten insanı mutlu ediyor. Filmin “Geleceğe Dönüş” tadındaki kısımları ise gerçekten güzel kotarılmış. Burada Cem Yılmaz’ın sinema literatürüne hakim olması tabii büyük etken. Tabii Roland “Emerik” Emmerich’i biraz harcamış ama olsun o kadar. Gelecekte geçen sahnelerdeki efektlerin sırıtmaması beni gerçekten sevindirdi.
Gelelim hiç mi kötü yanı yok tarafına. E adet yerini bulsun biraz fazla ürün yerleştirme var, malum beyaz eşya firmasının bir çok ürünü gözümüze gözümüze sokuluyor diyelim. Tabii yıldızlar geçidi gibi olan bu filmin finanse edilmesi için bu eylemin de gerekli olduğunun farkındayım. Dediğim gibi eleştirimizi yaptık adet yerini buldu.
Bu film ve Cem Yılmaz gerçekten Türkiye için bulunmaz bir nimet. Bu film tüm seyirciyi balgam atan, gaz çıkartan, küfür eden ayılık yaparak espri yaptığını zanneden seyircinin zekasıyla alay eden “Abi mecbur böyle film çekmek zorundayız halk bunu istiyor” diyenlere, bu argümanı kalitesiz film yapmanın bahanesi sayan tüm yönetmenciklere, senaristçiklere tokat niteliğinde bir cevap. Cem Yılmaz’ı burada gene tebrik ediyorum. 1998’den beri hep yarışılan adam oldu. Ama her dönem rakibi ya da muadili olarak görülen hiç kimse ortada kalmazken Cem Yılmaz yoluna güzel bir biçimde devam ediyor. Ben inanıyorum ki bundan 10 yıl sonra şu dönem kendisine rakip denilen insanlar ossuruklu, çişli filmler çekmeye devam ederken Cem Yılmaz Türk Sinemasını alıp başka bir yere götürecek.
Bunu da söyledikten sonra e hadi artık gelsin bir Erşan Kuneri Filmi de kayalım diyor huzurlarınızdan çekiliyorum.
Sevgiler,
EB